Naughty Dog - Bir Hırsızın Sonu
"Naughty Dog daha iyisini yapana kadar en iyisi bu!"Karışık duygular içinde olduğumu belirtmem gerekiyor. Hayır, karışıklığım oyunla ilgili değil, zaten puanı daha en başta gördünüz. Bir kez daha hüzünlüyüm ve sevdiğim dostlarımdan ayrılmış gibi hissediyorum. Saatler süren kahkalarım, çözdüğüm gizemler... Hepsi sona erdi. Geriye sadece kocaman bir boşluk bıraktı.
Yaşadıklarım bir hırsızın sonunu görmekten ibaret değildi. Koca bir konsolun her daim en sağlam oyunlarını yapmış olan bir firmanın çıtayı ne kadar yukarıya çektiğini gördüm. Monitörden taşan sıcacık duyguları hissettim. Uncharted 4 öyle kulaklığınızı takıp, tek başınıza takılacağınız bir oyun değil aslında. Neler döndüğünü görmek isteyen meraklı bir gözün anında yanınıza oturarak, cipsini, kolasını kapıp doya doya eğleneceği bir resital. Detayları, karakterleri, hikayesi, mekanikleri ve görsel bütünlüğüyle tüm övgüleri hak ediyor. Her yaştan insana bir şekilde hitap etmeyi biliyor.Uncharted 4: A Thief's End veya ülkemizdeki adıyla Bir Hırsızın Sonu "Başlat" butonuna basmanızla birlikte sizi sarmalıyor ve uzunca bir süre yaşayamacağınız harika anlar sunuyor. Minik şoklarla başlayan hikaye, önce tempoyu veriyor sonra da hafifliyor. Sizin tam sıkılacağınızı anladığı anda önünüze yepyeni bir şey koyuyor bu sefer onu tüketmeye çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Dikkatinizi, ilgilinizi hep yüksek tutmayı "her kartını en doğru şekilde oynayarak" başarıyor.
En son nerede kalmıştık? Nathan Drake arkadaşlarının yardımıyla ve Sully'nin sonsuz desteğiyle İrem Şehri'ni bulmuş ve o muhteşem saklı kent kumlara gömülürken canını zar zor kurtarmıştı. Artık geriye gizem, bulmaca ve yeni bir macera kalmayınca hazine avcısı için emeklilik zamanı gelmişti. Yeni hayatı, Sully, Chloe, Cutter gibi eski dostları ardında bıraktırmayı gerektiriyordu.
Nathan Drake hazine avcılığından vazgeçtiğinde artık Elena Fisher ile hayatını birleştirmemesi için bir sebep kalmamıştır. Haritalar, gizemli mekanizmalar, azılı düşmanlar olmayınca Nathan'ın günlük yaşamı da daha az ilgi çekici hale gelmiştir. Marlowe'un yerini ipotekler, hazinelerin yerini denizin altında kalan kargolar almıştır. Daha güvenli bir hayat, ona şüphe yok ama Nathan Drake bir merdivenden inerken o merdiven kırılmıyorsa yaşadığı şeye ne kadar hayat denilebilir ki?
Evet, Elena ile mutlu ve kesinlikle daha iyi bir hayat standardı var (Evi çok güzel!). Yeterli mi? Daha ilk kıvılcımda apar topar İtalya'ya uçtuğuna göre bizim için makul, mutlu ve yeterli sayılabilecek şeyler Nathan'a yetmiyor.
15 yıldır ölü olduğunu düşündüğü ağabeyi kapısına dayandığında, Nathan kendine itiraf edemediği o kaçış noktasını buluyor ve yeniden sahalara dönmek zorunda kalıyor. 15 yıl önce peşinde oldukları hazineyi arayış sırasında kaderleri ayrılan iki kardeş, bir kez daha bir araya gelip aynı hazinenin peşine düşüyorlar. Korsan Kaptan Henry Avery'nin 400 milyon dolar değerindeki hazinesini bulmak zorundalar çünkü işin ucunda paranın dışında Sam'in hayatı da var. Nathan bu kez tutkuları için değil, kardeşinin güvenliği için eski defterine çizmeye başlıyor.
Heny Avery bir korsan olduğundan hazineyi bulmak için dünyanın dört bir yanını gezmek zorunda kalıyorlar. İtalya'da başlayan macera, hemen ardından İskoçya'ya, oradan bambaşka yerlere uzanıyor. Elbette hiçbir sürpriz bozmayacağım çünkü hem bize verilen ambargo detayları çok net hem de sizi bu harika maceradan mahrum bırakmak istemem.Yine de hikaye odaklı bir oyun olduğu için hikayenin teknik kısımlarından bahsedebilirim. Söyleyebileceğim ilk şeyse Uncharted'ın hikayesinin hiçbir zaman Oscar'lık dediğimiz mükemmellikte olmadığıdır. Yani, bir gizem var, ortada hazine var, bol bol aksiyon, bulmaca ve düzenek var... Hep böyleydi. Eğer hikaye dediğimiz başlık sadece senaryo kalitesindenibaret olsaydı Uncharted'ın üzerine sayabileceğim onlarca unutulmaz hikaye var. Bioshock, Mass Effect, hakkı biraz yenen Spec Ops: The Line, Deus Ex: HR... Say say bitmez. Peki, Uncharted'ı tüm bu oyunların belki de üzerine çıkaran sır ne?
Eğer daha önce Uncharted oynamadıysanız bilmeniz gereken bir şey var: Bu oyunda hikaye ve hikaye anlatımı hiçdurmaz. Oyun için yazılan her bir karakterin yapımın toplam süresi içinde bir ağırlığı, etkisi vardır. Muhabbet, anlatım, geyik, hüzün, komedi ve aklınıza gelebilecek her bir hikaye parçası oyunun tamamında devam eder. Sully çatışma sırasında sigarasını düşürdüğünden şikayet eder, Cutter telefonundan dert yanar, Elena'nın bambaşka problemleri vardır... Yani oyunu oynadığınız kısım da dolu doludur. Bu hiç değişmedi ve aynı gelenek misli bir şekilde Uncharted 4'te de devam ediyor. Nathan bir yere tırmanamadığında kardeşi onunla dalga geçiyor, Sam'e laf anlatmaya çalışırken düşman bunları basıyor, Sully bir yandan planı kontrol ediyor... Oyun sürekli ama sürekli temposunu ayarlıyor. Şu adam göründüğünde insan ister istemez gülümsüyor. Hoş geldin Sully.Bu karakterlerin hepsi elimizle dokunup, hissedeceğimiz kadar gerçek olunca Uncharted 4'ü hem izlemek hem de oynamak doyumsuz bir deneyim oluyor. Nathan'dan tutun da Sully'e, Elena'ya, Sam'e kadar herkes o kadar sıcak ki, sanki bir oyun karakteri değiller de beş dakika önce yanımızda olan arkadaşlarımız gibiler. Eğer serinin diğer oyunlarını oynamışsanız Uncharted 4: A Thief's End'i oynarken bahsettiğim şeyi çok daha iyi anlayacaksınız. Aradan geçen beş yılın ardından onları ilk gördüğünüz anlarda yüzünüze sanki çok sevdiğiniz eski dostlarınızı görmüşçesine bir sırıtış yerleşecek. Hatta neşelenip, kahkalar içinde bile kalabilirsiniz. Gerçi ben burada ne yazarsam yazayım boş. Sizin oyunu oynayıp bunları yaşamanız, geçmişi hatırlamanız gerekiyor.
Zaten aynı durum bize Uncharted 4 gibi derin tek kişilik oyunların neden bu kadar uzun süreli geliştirme süreçlerine sahip olduğu hatırlatıyor. Yapımın hem sinematikleri hem de oynanış kısımlarında çok ama çok ciddi bir mo-cap çalışması bulunuyor. Hatta rahatlıkla bu alanda en iyi olmayı başardığını söyleyebilirim. Karakterin hareketleri, çevrelerine verdikleri tepkiler, her eylemin belli bir amaç doğrultusunda yapılması muazzam bir performansa işaret ediyor. Nolan North'tan, Troy Baker'a tüm oyuncuların bu sahnelerin çekimleri için aylarca stüdyoda çalıştığını düşününce ortaya çıkan işi takdir etmemek mümkün değil.
Sinematikler bazında Uncharted'a yeni eklenen bir özelliktenden de kısaca bahsedeyim. Artık sinematiklere "casual" bir biçimde müdahele edebiliyoruz. Hikaye değişmiyor ama Naughy Dog oyunculara ara ara seçim hakkı sunuyor ve sahne bu seçime göre ilerliyor.
The Order: 1886 çok eleştirilse de oyun dünyası için önemli bazı yenilikleri vardı. Bunlardan en önemlisi önceden render alınmış sahneleri, oyun içi sahnelerle çok iyi birleştirmeleriydi. Uncharted 4'ün en büyük kozlarından biri de bu teknik. Çoğu zaman sinematik/oyun geçişi çaktırmadan yapılıyor ve sizi hiçbir şekilde "o" andan kopartmıyor. Yükleme süreleri de ara sahnelerle halledilince size de kesintisiz bir oyun keyfini yaşamak kalıyor. Üstelik bu teknoloji sayesinde oyun içindeydeyken bir anda sinematiğe geçiyoruz, sonra bir daha oyun derken bir çok karakter aynı anda bölümün içinde kendini gösterebiliyor.
İşin oynanış kısmıysa yine klasik Uncharted tecrübesini size zenginleştirilmiş olarak sunmayı amaçlıyor. Kontrolün bizde olduğu kısımlar aksiyon/gizlilik, mekan bulmacaları ve platform şeklinde üçe ayrılıyor. Yapımın kutsal üçlüsü homojen bir şekilde oyunun geneline yayıldığı için hiçbiri bir diğerine baskın çıkmıyor ve ortaya hayli eğlenceli bir oynanış çıkıyor. Elbette önceki oyunlardan alınan bu mekanikler PS4'ün gücü sayesinde artık büyük ölçekli hale gelmiş.
Oyunun barındırdığı haritalar diğer Uncharted'larla karşılaştırılamayacak kadar devasa olmuşlar. Artık araştımalarımız, çatışmalarımız çok geniş alanlara yayılıyor ve her bir oyun içi mekaniğin tadını rahatlıkla alabiliyorsunuz. Bu sayede hem silahlı çatışmalar keyifli oluyor hem de gizlilikle ilerlemek eskiye nazaran daha gerçekçi oluyor. Biliyorum, serinin önceki oyunlarında da gizlilik vardı ama Uncharted 4'te bu mekanik cidden sağlam işliyor. Kaçabilecek, saklanabilecek sürüsüne bereket alan olunca Nathan'ın bu alandaki yeteği de artıyor. Naughty Dog'un The Last of Us'tan gelen gizlilik odaklı oynanış tecrübesini de işin içine katarsak, artık saniyesinde bizi gören, tek açıdan etkisiz hale getirilebilen düşman tipleri de tarihe karışıyor. Saklanılabilen uzun çalılar, farketme barları dolan düşmanlar ve hedef işaretleme gibi minik eklemeler de bu mekaniğin oyun içerisindeki yerini hayli sağlamlaştırmış.Silahlı çatışmalarsa pek değişmemiş diyebilirim. Yine klasik Uncharted tecrübesi sizi bekliyor olacak. Aslında oyunun en dokunulmamış kısmı silahlı çatışmalar desem yalan söylemiş olmam. Zaten sorunlu olan bir alan değildi ve Naughty Dog yine küçük destekler yaparak çatışmalara pek dokunmamış. Zaten bir noktada dokunmuş ve oyunun da en eğreti duran yeri orası olmuş. Yakın dövüşler her ne kadar tok bir hissiyat verse de oyunda artık yuvarlanma tuşumuz olduğu için karşı saldırı tuşunu belli ölçüde devre dışı bırakmışlar. Eskiden olduğu gibi yumruk ve tekmeleri üçgen tuşuyla karşılayamıyoruz. Dark Souls gibi takla atmamız gerekiyor. Niye? Ne gerek vardı cidden? Karşı saldırı tuşuysa sadece düşmanlar sizi kıstırdığında işliyor.
Uncharted 4'e eklenen bir başka yeni merkanik de halatımız. Bu halat koca haritalarda bize daha fazla alan kontrolü sağlıyor. Oyun birçok noktasında bizi bu kancalı halatı kullandırmaya itiyor. Bu halat sayesinde duvarlarda yürüyebiliyor, erişilmesi zor noktalara kendimizi fırlatabiliyor veya düşmanların tepesine binebiliyoruz. Uncharted'ın temel mekaniklerine iyi yedirildiği için hiç sırıtmıyor.
Hazır oynanıştan bahsetmişken Uncharted 4'ün güçlü olmayı başardığı başka bir noktaya değinmek isterim: Çoklu Oyunculu Seçenekler. Muhtemelen oyunu almayı düşünenenler beta'ların ikisine de katılarak genel bir fikir edinmişlerdir ama bu kısım gerçekten de göründüğünden fazlası çıktı.
Zorlu düzenekler ve gizemli mekanlar yine oyunun odak noktasında.
Senaryo moduna göre biraz daha zayıf grafiklere sahip olan çoklu oyuncu modunda Naughty Dog 60fps hedefliyor ve bunu kesinlikle başarıyor. 4 farklı oyun modu ve 8 farklı haritayla gelen çevrim içi kısım aynı zamanda yepyeni bir derece sistemine sahip. Yapacağınız beş derece belirleme maçının ardından başarınıza göre sistemde yerinizi alıyorsunuz ve artık diğer oyuncularla büyük bir rekabete girişiyorsunuz.
Dört oyun modunun içersinde klasik Takım Ölüm Maçı, Bayrak Kapma, Bölge Ele Geçirme ve son olarak yeni eknenenDereceli Takım Ölüm Maçı bulunuyor. Her ne kadar çoklu oyunculu kısım en az tek kişilik oyun kadar sağlam olsa da modların azlığı ve yaratıcılık yoksunu olmaları can sıkıcı.Seride bir şekilde görünmüş veya görünecek tüm karakterlere yer vermeye gayret eden çoklu oyunculu kısımda en büyük iki yenilikse Mistik Yetenekler ve Yancılar. Spirit of Djinn'le oyuncular hıphızlı hareket edip, ışınlabilirken, El Dorado'nun Öfkesi düşmanları takip edip onlara sürekli hasar veriyor. Hepsi eğlenceli ve Uncharted 4'ün çatışma mekanikleriyle sorunsuz bir şekilde işliyorlar. Onları ve oyun içerisinde kullanabileceğimiz diğer sınırlı techizatları açmak içinse puan kasıyoruz. Her hareketimiz para ile ödüllendiriliyor ve bu yetenekleri kullanım için satın alıyoruz. Oyuncuların aynı yetenekleri sürekli spam'lememeleri içinse basit bir çözüm bulunmuş: Bir techizat veya büyü her satın alınımında fiyatını arttıyor.
Her şeyi bir kenara bakıp Uncharted 4: A Thief's End'i görsel açıdan değerlendirirsek etkilenmemek elde değil. Uzun geliştirme süreci bizler için sancılı geçmiş olsa da ortaya çıkan temiz iş tüm bekleyişinize değiyor. PS4 sayesinde haritalar büyüyünce, çizim mesafeleri artınca konsolun en güzel görünen oyunu ortaya çıkıyor. Nefes kesici manzaralar, muazzam detaylarla süsleniyor ve Uncharted 4 tam görsel bir şölene dönüşüyor. Tüm bu güzelliklerin herhangi bir fps düşüşü yaşamadan ekranlarımıza yansıması da Naughty Dog'un nasıl bir emek verdiğini kanıtlıyor. Oyunun inceleme sürümlerinde de yer alan Day-0 güncellemesi hatalara değil içeriğe odaklanan bir şey olduğu için (Fotoğraf Modu, Grafik modları gibi) PS4 için çıkan en sorunsuz oyunlardan biri diyebilirim.Muazzam görselliğin odağındaysa karakter modellemeleri ve inanılmaz animasyonlar yatıyor. Tüm karakterler çok gerçekçi çizgilere sahipler ve bulundukları koşullara göre organik bir biçimde hareket ediyorlar. Daha önce belirttiğim için mo-cap'lere öyle uzunca eğilmeyeceğim ama animasyonlardaki bu geçekçilik oyun karakterinin resmen hayat bulmasını sağlıyor. Yine Nathan ve diğer karakterler çevreye müthiş uyumlular. Nathan sudan çıkıyorsa, su saçlarından gerçekçi bir biçimde akıyor. Karlı bir ortamda paçaları yavaştan kirlenirken, çamurlu ortamlarda leş haline geliyorlar. Tüm bu çevre koşulları oyuna müthiş bir gerçekçillikle yansıtılmışlar.
Biz Türk oyuncular için güzel bir detayı da sona sakladım. Yani, hepimiz biliyoruz aslında Uncharted 4: Bir Hırsızın Sonu tamamen Türkçe olarak satışa sunuluyor. Bu kez Okan Yalabık (Nathan Drake), Ege Aydan (Victor Sullivan), Ceyda Düvenci (Elena Fisher) ve Dolunay Soysert'in (Chloe Frazer) yanına Rıza Karaağaçlı (Sam Drake) ve Talha Sayar (Vargas ) gibi isimler de ekleniyor. Okan Yalabık ve Ege Aydan'ın Uncharted 3'teki uyumları herkesin beğenisi kazanmıştı ve dördüncü oyunda da Rıza Karaağaç'la birlikte hazine avcıları son derece sağlam bir performans ortaya koyuyorlar. Bu konuda oyunu Türkçe haline getirenleri ve karakterleri seslendirenleri ne kadar övsek az.
"Güzel günler göreceğiz, güneşli günler... Dım dım dım..."
Sonuç olarak, Uncharted 4: A Thief's End her şeyi geride bırakmaya çalışan bir adamın kendiyle, geçmişiyle ve sevdikleriyle hesaplaşmasını muhteşem bir şekilde 12-14 saat arası süren bir maceraya sığdırmayı başarıyor. Gerek detayları, gerek üzerinde harcanan müthiş emeğiyle sadece PlayStation 4 platformunun değil, son yılların en iyi oyunlarından biri. Eğer şu günlerde sıcacık karakterleri olan, doyumsuz bir macera yaşamak istiyorsanız Uncharted 4: A Thief's End aradığınız şey olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder